Glokom tedavisinin temel taşı, göz içi basıncını (GİB) hedef aralığına düşürmektir ve bu genellikle topikal GİB düşürücü ilaçlarla sağlanır. Ancak, bazı glokom hastalarında GİB kontrolü yeterli olmayabilir ve optik sinir hasarı ilerlemeye devam edebilir. Bu durumlarda, nöroprotektif stratejilerin GİB düşürücü tedavilere eklenmesi, retina gangliyon hücrelerini (RGH’ler) koruyarak görme kaybının ilerlemesini yavaşlatmada önemli bir rol oynayabilir.
Sitikolin, nöroprotektif özellikleri bilinen bir bileşik olarak, glokom hastalarında GİB düşürücü ilaçlarla kombinasyonunun etkinliği araştırılmaktadır.
Sitikolinin RGH’ler üzerindeki potansiyel koruyucu etkileri (membran stabilizasyonu, antioksidan etki, mitokondriyal destek) ve nöroinflamasyonu düzenleyici rolü, GİB düşürücü tedavilerin mekanik hasarı azaltma etkisini tamamlayabilir. GİB düşürücü ilaçlar öncelikle göz içindeki basıncı azaltarak optik sinir üzerindeki stresi hafifletmeyi hedeflerken, sitikolin doğrudan RGH’lerin sağkalımını ve fonksiyonlarını destekleyebilir. Bu nedenle, her iki tedavi yaklaşımının birlikte kullanılması, glokomun ilerlemesini durdurmada veya yavaşlatmada sinerjik bir etki yaratabilir.
Bazı klinik çalışmalar, sitikolinin oral veya topikal olarak GİB düşürücü ilaçlarla birlikte kullanıldığında, glokom hastalarında görme alanı defektlerinin ilerlemesinin yavaşladığını ve görsel fonksiyonlarda (örneğin, görme keskinliği, kontrast duyarlılığı) iyileşmeler olduğunu göstermiştir. Özellikle normal tansiyonlu glokom hastalarında, GİB normal aralıkta olmasına rağmen optik sinir hasarı devam ettiği için, nöroprotektif ajanların GİB düşürücü tedavilere eklenmesi daha da önem kazanmaktadır ve bu hasta grubunda sitikolin kombinasyonunun umut verici sonuçları bildirilmiştir. Açık açılı glokom gibi diğer glokom tiplerinde de, yetersiz GİB kontrolü olan veya hızlı ilerleme gösteren vakalarda sitikolin eklenmesinin faydalı olabileceğine dair ön bulgular bulunmaktadır.
Gelecekteki araştırmalar, sitikolinin farklı GİB düşürücü ilaçlarla (örneğin, prostaglandin analogları, beta blokerler, karbonik anhidraz inhibitörleri) kombinasyonunun etkinliğini karşılaştırmalı olarak değerlendirmelidir. Randomize kontrollü çalışmalar, farklı glokom tiplerine sahip hastalarda kombine tedavinin görme alanı, görsel keskinlik ve diğer fonksiyonel parametreler üzerindeki uzun dönemli etkilerini incelemelidir. Ayrıca, kombine tedavinin güvenlilik profili ve hasta tolerabilitesi de dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir. Kombine tedavinin optimal dozu, uygulama yolu (oral veya topikal sitikolin) ve tedavi süresi gibi faktörler de araştırılmalıdır.
Sonuç olarak, sitikolinin glokom hastalarında göz içi basıncını düşürücü ilaçlarla kombinasyonu, görme kaybının ilerlemesini yavaşlatma ve görsel fonksiyonları koruma potansiyeli olan rasyonel bir tedavi stratejisi olabilir.
Nöroproteksiyon ve GİB kontrolünün birlikte sağlanması, glokomun yönetimi için daha kapsamlı bir yaklaşım sunabilir. Bu alandaki gelecekteki araştırmalar, bu kombinasyon tedavisinin klinik uygulamadaki rolünü daha net bir şekilde ortaya koyacak ve glokom hastalarının yaşam kalitesini artırmaya katkıda bulunacaktır.